Türk dış politikasında 2022 komşularla normalleşme gündeminin yoğunlaşması eşliğinde Ermenistan ve İsrail‘in yanı sıra Körfez hattında Suudi Arabistan‘la yeniden diyalogla açılmış görünürken, Ankara bazı kriz bölgelerinde de ‘arabuluculuk’ arayışında.
- Reklam -
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yılın ilk ziyaretini gerçekleştirdiği Arnavutluk dönüşünde, Rusya ile Ukrayna arasında ve Bosna Hersek’te Türkiye’nin arabuluculuk rollerine atıf yapan açıklamalarda bulundu. Bir yandan ‘Rusya Kırım’a çöktü’ ifadesini kullanan Erdoğan, diğer yandan Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapabileceklerini geçen hafta boyunca tekrarladı. Erdoğan, ‘Rusya’nın işgalinin kabul edilemeyeceği’ söylemleri eşliğinde geçen cuma günü şubat başında Kiev’e gideceğini belirtip, Rusya lideriyle telefon görüşmesi yapmak yahut Moskova’ya gitmekten söz etti.
Erdoğan’ın andığı Bosna Hersek cephesinde henüz bir ses çıkmazken, Rusya Federasyonu, Ankara’nın Ukrayna ile Donbass’ta tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş Donetsk ve Lugansk cumhuriyetleri arasında arabuluculuk yaparak Kiev’i Minsk Anlaşmalarını uygulamaya ikna etmesinden memnun olunacağını dile getirmekle yetindi.
Türkiye’nin komşularla ‘normalleşme’ başlığı açtığı bir dönemde giriştiği ‘arabuluculuk’ çabalarını emekli diplomat ve TKP Danışma Kurulu üyesi Engin Solakoğlu ile konuştuk.
- Reklam -
‘Suriye ve İsrail arasında arabuluculuk yapıldığında sonunun ne olduğunu biliyoruz’
Engin Solakoğlu’na göre, sorunlar yaşayan ülkeler arasında arabuluculuğa soyunabilmek için ‘istikrarlı ve güvenilir olmak’ gerekiyor. Ankara’nın Suriye ve İsrail arasındaki arabuluculuk girişimine atıf yapan Solakoğlu sonunda Ankara’nın kendini Suriye’de ‘işgalci’ konumunda bulduğunu ve İsrail ile büyük sorunlar yaşadığını anımsattı. Solakoğlu, arabuluculuk beklenen ülkenin istikrarlı ve bir anda ‘düşman’ durumuna geçmemesine bakılacağını dile getirirken, taraflardan birine silah satar konumun pek el güçlendiren bir konum olmadığını da vurguladı:
‘Rusya için mesele onu çevreleyen NATO, ittifakın en önemli ülkelerinden Türkiye nasıl arabuluculuk yapacak?’
Rusya’nın Ukrayna krizini NATO’nun kendisini çevrelemesi sorunu olarak gördüğünü belirten Solakoğlu, ‘ittifakın en önemli ülkelerinden biri olan Türkiye nasıl arabuluculuk yapacak’ sorusunu sordu. Türkiye hükümetinin duruş sergileme ‘kaygısı’ olduğundan bahseden Solakoğlu, Ankara’nın Batı’ya mesaj verdiği görüşünde:
‘Arabuluculuktan ziyade üstlenmesi gereken rol yatıştırıcılıktır; bunun için o oraya çöktü, gibi ifadeler kullanmamakta fayda var’
Solakoğlu, Türkiye’yi yönetenlerin ekonomi ve diplomasi alanında hırsları ve yetenekleri arasındaki farkın çok açıldığını belirtirken, geçmişte Türk diplomasisinin AGİT bünyesindeki süreçlere katkılarını andı. Bu kez meselenin Ukrayna’nın Minsk protokollerinin yerine getirmesi bağlamında sonuç verebileceğini, Rusya ve Ukrayna liderlerini masaya oturtmakla alakalı olmadığını belirten Solakoğlu, Ankara’nın arabuluculuktan ziyade ‘yatıştırıcı’ bir rol üstlenebileceğini söyledi. Solakoğlu, ancak bunun için ‘o oraya çöktü’ gibi ifadelerden kaçınmakta fayda var:
‘Türkiye, birçok başka arkadaşın aksine Rusya’ya karşı saldırgan bir NATO operasyonunun en ön sıralarında yer almayacaktır’
“Türkiye, NATO’nun ileri karakolu konumundayken dahi Sovyetler Birliği ile belirli bir seviyede ilişki götüren bir ülkeydi” anımsatması yapan Solakoğlu’na göre, Batı-NATO ittifakı eğer Türkiye’yi hala gözden çıkarmadıysa hükümetine ayakta kalabilmesi için bu istisnalara ihtiyaç duyacağını da hesap eder. Solakoğlu, Türkiye’nin, Rusya’ya karşı saldırgan bir NATO operasyonunun en ön sıralarında yer almayacağı görüşünde:
“Bunda muhakkak Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı’ndaki ilgililer tarafından hesaplanan ve yukarıya ulaştırabildikleri ölçüde ilettikleri şeylerdir. Ama Türkiye’nin Sovyetler döneminden beri kuzey komşusuyla ilişkilerinin özel bir modelitesi vardır. Türkiye, NATO’nun ileri karakolu konumundayken dahi Sovyetler Birliği ile belirli bir seviyede ilişki götüren bir ülkeydi. Daha sonra Rusya-Türkiye ilişkilerine bakarsak özellikle liderlerin kişisel yakınlıkları ve birtakım çıkar ortaklıkları sebebiyle gayet iyi yürüyen bir ilişki var. Suriye’yi unutmamak lazım. Bizim açımızdan asıl kaynayan şey o. Kuzey aynı zamanda güney ile de bağlantılı. Bu tür ambargo, yaptırım gibi kararları bloke etmek yoluna gitmeyeceği bir diplomatik tutum olarak bunu söylüyorum. Ancak bunlar uygulandığı takdirde bunlardan bizim diplomatik terimde ‘derogasyon’ dediğimiz birtakım istisnalar tanınmasını isteyeceğini tahmin ediyorum. Bunu elde etmekte de zorlanmayacaktır. Eğer gerçekten Batı-NATO ittifakı Erdoğan rejimini hala gözden çıkarmadıysa zaten o rejimin ayakta kalabilmesi için bu derogasyonlara ihtiyaç duyacağını da hesap edecektir. Bunları elde edebilir. İran’dan olduğu gibi Rusya’ya karşı da elde edebilir. Bizim bölgemizde her zaman hak hukuk geçerli değil. Türkiye’de kimi bu işi yakından gözlemleyenlere göre Rusya’nın bugün birtakım uluslararası kurumların yasak liman dediği yerlerden deniz ticareti yaptığını bilgilerini de alıyoruz. Eğer resmi bir çerçevede Türkiye’de bir istisna tanınmazsa, Türkiye ile Rusya ile zaten ilişkilerini belli oranda sürdürmek zorunda. Şu anda Erdoğan hükümetinin en büyük beklentilerinden biri, nisan ayından itibaren ciddi bir turist ve döviz gelişi. Ben Alman, İngiliz ve Fransız turistlerin birden Türkiye’ye hücum edeceği kanısında değilim. Özellikle Rusya’dan ciddi bir turistik beklenti olabileceğini tahmin ediyorum. O yüzden de böyle bir durumda Türkiye’nin birçok başka arkadaşın aksine Rusya’ya karşı saldırgan bir NATO operasyonunun en ön sıralarında yer almayacağı kanaatindeyim. Kümenin içinde kalacaktır ve kendine çok zarar vermeyecek bir çizgi izlemeye çalışacaktır diye düşünüyorum.”
‘Türkiye’de şu andaki hükümetin o kısa vadeli getirilere çok ihtiyacı var; sanayinin durmasından bahsediyoruz’
Krizin sertleşmesi halinde Karadeniz ve Boğazlarda değişen dengelere etkileri bulunabileceğini söyleyen Solakoğlu, diğer yandan Türk hükümetinin gerek enerji krizi gerekse kısa vadeli işleyen çıkarları açısından Rusya ile ilişkilerini riske atmasına ihtimal vermedi: