Joker, Hannibal Lecter, Harley Quinn ve Kacı: Psikopat Başrolleriyle Kalbinizi Kazanacak Sinema ve Diziler

Bu sinemada “Süper makûs bir gücün karşısında yalnızca kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar durabilir.” düsturuyla yola çıkan Amerikan hükümeti, en berbat mahkumlardan bir grup oluşturur. Bakalım, kendinden öteki hiçbir şeyi umursamayan bir küme manyak dünyayı kurtarabilecek mi! Sinema beğeniyle karşılanmamış olsa da Margot Robbie’nin Harley Quinn performansı yeniden de akıllara kazınmayı başardı.

Yalnızca ortada sırada meskeninize uğrayan teknisyen hakkında sık sık düşünmezsiniz lakin tahminen de düşünmeniz gerekiyor. Hepimizin hayatından biraz arkadaşça davrandığımız anda bizi kankitoş belleyen beşerler geçmiştir. Baş Belası’nda kablocu (Jim Carrey) bu durumu bir sonraki noktaya taşıyor ve Steven Kovacs’in (Matthew Broderick) endişeli düşü hâline geliyor. Jim Carrey’nin yepyeni performansı, korkutucu karakteri birebir vakitte komik bir hâle de getiriyor. Bu sinemadan sonra ustalara kuşkuyla yaklaşabilirsiniz!

Marla Grayson (Rosamund Pike), yaşlılara bakım hizmeti veren hayırsever bir bayan. Onlara komplo kurarak servetlerini üzerine geçirdiği gerçeğini bir kenara bırakacak olursak tabii! Ama tıpkı Marla’nın kendinden bildiği üzere herkes göründüğü kişi değil ve bir gün bu insanlardan birine o da denk gelir. İki bâtın cürümlünün karşılıklı çatışmasını heyecanla izleyeceğiniz sinemada Marla’nın zekasına ve hayata tutunma motivasyonuna hayran kalacaksınız.

Patrick Bateman (Christian Bale), New York’ta bir bankada yönetici olarak çalışan güzel ve bakımlı bir genç. Boş vakitlerinde ise cinayet planları yapmaktan keyif alır. Beyaz yakalıların rekabet ortamının onları insanlıktan uzaklaştırışını izleyeceğiniz sinemada egoizmin uç noktalarını göreceksiniz. Christian Bale’in kusursuz performansıyla sinemanın kalitesi de absürtlüğü de katlanıyor.

İki adam bir odada ayakları yere kelepçelenmiş hâlde uyanır. Vakitle bunun Jigsaw (Tobin Bell) takma ismiyle bilinen seri katilin oyunu olduğu anlaşılır ancak iki adamın oyunu çözüp odadan çıkmak için fazla vakti olmadığından Jigsaw’ın kurallarına uymaları gerekir. Jigsaw aslında her şeyi adalet için yapar lakin bu kendisine mahsus çarpık bir adalet anlayışı. Karakteri canlandıran Tobin Bell’in bu kadar manyakça bir rolü olağanca sakinliğiyle canlandırışı tüylerinizi diken diken edecek.

Joe Goldberg (Penn Badgley), güzel ve etkileyici bir genç olsa da aslında bu imajın altında bir psikopat yatıyor. Tanıştığı bir kızı takıntı hâline getiriyor ve kendisiyle olması için hudut tanımadan her yolu deniyor, ona rakip olabilecek herkesi elemek de dahil. Elemek derken de öldürmeyi kastediyoruz! Gossip Girl’den beri sarışınları takıntı hâline getiren Penn Badgley, dizide vazgeçmek nedir bilmeyen birini canlandırıyor.

Louis Bloom’un (Jake Gyllenhaal) ivedilikle çalışıp para kazanması gerekirken çok rastlantısal bir halde gece cürümlerini görüntüleyip kanallara satan biri hâline gelir. Öbür herkesten daha erken ve daha düzgün imajlar yakalar zira kuralları biraz esnetir ama bir yerden sonra kabahati görüntüleyen kişi yerine yaratan kişi olmaya başlar.

Üç çocuk, ailelerini bir yangında kaybeder. Bu sebeple daha evvel ismini hiç duymadıkları Kont Olaf (Neil Patrick Harris) isimli adam onların vasisi olur lakin vakitle Kont’un yalnızca çocukların servetine konmayı amaçlayan fecî biri olduğu ortaya çıkar. Akabinde çocukların gözetici aileden kollayıcı aileye seyahatleri başlar. Lakin Olaf peşlerini bırakmaz! Harris’in korkunçla komik ortasında gezinen performansı takdire şayan.

Amy Dunne (Rosamund Pike) bir gün kaybolur fakat iz bırakmadan değil, fazlaca iz bırakarak ve izlerin hepsi onu aldatan kocası Nick Dunne’a (Ben Affleck) işaret eder. Ama Nick’in ne olduğuna dair hiçbir fikri yok! Nick, vakitle hiçbir şeyin göründüğü üzere olmadığını anlar ve kendini kurtarmanın yollarını arar. Evet, yeniden Rosamund Pike. Ne diyelim, yakışıyor ona bu roller!

Bu distopik sinemada şiddet çeteleri sokaklarda kol geziyor. Neredeyse çocuk sayılabilecek Alex DeLarge (Malcolm McDowell) da bu çetelerden birinin elebaşı lakin bir cürüm hareketi esnasında yakalanıyor. Mahpusa girecekken cezasını azaltmak için deneysel bir programa yazılabileceğini öğreniyor ancak bu daha makûs bir seçenek olabilir! Kubrick’in en ünlü yapıtları ortasında olan bu sinema, aslında bir kitap uyarlaması.

Kurgusal bir öyküye dayanan Soysuzlar Çetesi, İkinci Dünya Savaşı’na alternatif bir son çiziyor. Hitler ve onun bütün kıymetli adamlarının toplanacağı bir sinema galasında sinema salonunu havaya uçurmak için bir asker grubu oluşturuluyor. Bu çok değerli vazifede hiçbir şey karşıt gitmemeli ancak inanılmaz ayrıntıcı ve zeki bir Nazi subayı olan Hans Landa’ya (Chris
toph Waltz) yakalanmadan vazifesi gerçekleştirebilecekler mi?

Bir palyaço olarak çalışan Arthur Fleck (Joaquin Phoenix) ruhsal problemleri olan biri, bu sebeple geldiğinde tutamadığı bir gülme sorununa sahip. Ayrıyeten etrafı tarafından daima makûs muameleye maruz kalır ve dışlanır. Bir yerden sonra zihni bu sorunları kaldıramaz ve kendine farklı bir karakter yaratır. Joker karakterinin orijin kıssası heyecanlı olduğu kadar iç burkucu.

Hitchcock’un unutulmaz klasiği Sapık’ta yüklü ölçüde para çalan bir banka çalışanı kaçar ve bir motele sığınır ama burada annesinin baskısı altındaki Norman Bates’in (Anthony Perkins) yapabileceklerinden haberi yok. Meşhur duş sahnesi ve Hitchcock’un vazgeçilmezi Bernard Herrmann’ın kulakları tırmalayan müziğiyle akıllara kazınan bu imal, sinemanın kült sinemalarından.

Bir seri katil sokaklarda serbestçe dolaşırken ‘Seri katilin hâlinden seri katil anlar.’ diyen Clarice Starling (Jodie Foster), yamyam Dr. Hannibal Lecter’ı (Anthony Hopkins) olayın danışmanı yapar. Bir sonraki kurban öldürülmeden katili yakalamak isteyen polisin vakti dar olsa da Lecter oyun oynamaya meraklı biri. Tüm bunlar esnasında Lecter ve Starling ortasında garip bir bağ kurulur. Hopkins burada sinema tarihinin en unutulmaz performanslarından birini sergiliyor lakin çabucak uyaralım, sinema düşlerinize girebilir!

Psikopatlardan bahsediyorken Dexter’ı (Michael C. Hall) anmadan olmaz doğal ki! O seri katilleri öldüren bir seri katil, birebir vakitte kusursuz bir kılıfa sahip zira kendisi isimli tıp uzmanı. Üstelik öldürme isteğinden da vazgeçmiyor, adaleti sağlama isteğinden de ancak çok ince bir ipte yürüdüğü de gerçek zira etrafı polis dolu! Vakit zaman yakalanmanın kıyısından dönen, vakit zaman kendine sandığından daha da benzeyen beşerlerle karşı karşıya gelen Dexter’ın öyküsünü soluksuz izleyeceksiniz.